Geçmişin Yaraları Bugünün Acıları: İran’da Kadınların Var Olma Mücadelesi - Pınar Uçar
Geçmişin Yaraları Bugünün Acıları: İran’da Kadınların Var Olma Mücadelesi
Pınar Uçar
Gerçekten tüm bu acılar
yaşanmak zorunda mıydı? Hayatlarının henüz baharında olan gençler, yaşamları
üzerinde söz sahibi olabilmek adına mücadele veren yediden yetmişe her kesimden
insanlar İran’da sokaklara dökülerek haklarını elde etme ve görünür kılınma
mücadelesi vermekte.
Yirmi iki yaşında
genç bir kadın olan Mahsa Âmini, başörtüsünün belirlenmiş olan kurallarına
uymadığı ve bu davranışının dini değerlere aykırı olduğu gerekçesiyle gözaltına
alınmış, sonrasında gözaltındayken iddia edilene göre işkence sonucu hayatını
yitirmişti.[1]
Saçının açık olması değerlere aykırı
iken yaşamının bu denli ucuz olması kabul edilebilir bir durum mudur? Kadınların
sırf kadın oldukları için sahip oldukları değerler üzerinde dahi karar alma
hakkından mahrum bırakılmış olduğu gerçeğini hangi ideolojik eğilim göz ardı
edip örtbas edebilir? İran’da son dönemde meydana gelen gelişmeler ve yaşanan
protestolar tam da bu sorular temelinde ele alınabilecek niteliktedir.
Zira kadınlar salt
dini inançları gerektirdiği için değil kadim bir obje olduğu için başörtüsü
kullanmak zorunda bırakılıyorlar.[2] Her
ne kadar bu gerçek görmezden gelinmek istense de tüm yaşanılanlar sadece dini
bir olgu olarak sınırlandırılamayacak kadar hassas bir konudur. Çünkü bu
eğilimler aynı zamanda insan hakları ihlallerini de tetiklemektedir. Bugün
geldiğimiz noktada kadınlar bir kez daha kendi bedenleri üzerinde söz sahibi
olabilmek ve hak ettikleri en temel haklara kavuşabilmek için mücadele
vermekteler.
İran’da 1979 İslam
Devrimi’nden önce esen seküler rüzgârlar devrimin ardından yerini hızla ve
şiddetle kan donduran fırtınalara bırakmıştır.[3]
Şeriat kuralları toplumsal yaşam başta olmak üzere siyasi, ekonomik, hukuk
gibi birçok alana sirayet etmiştir. Bu noktada kadınların giyim biçimleri, hak
ve özgürlükleri, yerine getirmeleri beklenen sorumlulukları ve kaçınmaları
gereken durumlar şeriat kuralları çerçevesinde şekillenen yasalarla
belirlenmiştir.
Kararnameler ile tüm kadın hâkimler görevden alınmış ve kadınların hukuk fakültesinden men edilmelerinin önü açılmıştır. Aynı şekilde kadınların bazı spor dallarına katılmaları, spor sahalarında erkek katılımcıları izlemeleri yasaklanırken öte yandan erkeklerin çok eşli olmasına izin verilmiş, bunun yanında diledikleri zaman eşlerini boşama hakkı da sağlanmıştır. Üstüne üstlük kadınların kendi çocuklarının velayetine dahi sahip olma hakkı söz konusu bile edilmemiştir. [4]Bu yasaklarla birlikte kadınlar birçok açıdan sınırlandırılmış, en temel haklardan dahi mahrum edilerek erkekler karşısında ikinci sınıf muameleye tabi kılınmışlardır.
Baskıcı rejim ve eril tahakküm tarafından toplumsal hayatta
kadınlara yönelik olarak getirilen kısıtlamalar, dur durak tanımayan baskılar
ve örtünme zorunluluğu gibi gereklilikler İranlı kadınlar arasında geçmişten
günümüze dek dinamizmini koruyan bir tepkinin yükselmesine neden olmuştur. Kadınların
kendi bedenlerinin üzerinden yaşatılan zorbalığa karşı başlattıkları isyanı ve yıllardır içten içe büyüyen öfkeyi taşıran son damla Mahsa Amini’nin
öldürülmesi olmuştur. Bu protestolar ile birlikte yıllardır süregelen
çaresizlik hissi yerini doludizgin umutlara bırakmıştır. Çünkü zamanın ruhunun
getirdiği olanaklar ve birbirine olan inanç ve bağlılığın baskı karşısında en
keskin kılıçtan bile daha etkili olacağının fark edilmiş olması bu süreçte
atılan adımların ve verilen mücadelenin de temel niteliğini oluşturmuştur. Tüm
bunlar görünür olma
mücadelesinin ne denli hassas ve aynı zamanda güçlü olduğunu anlamamız
noktasında önem arz etmektedir. Çünkü kabul
etmemiz gerekir ki yaşanan tüm bu haksız ve acı dolu süreç yalnızca birkaç
olayın yarattığı bir öfke patlaması yahut göz ardı edilebilecek basit
sınırlamaların sonucunda meydana gelmemiştir. Aynı şekilde üzülerek belirtmek
gerekir ki bugün İran’da şahit olduğumuz bu uygulamalar sadece bir
ülke ya da bir coğrafya ile de sınırlı değildir.
Henüz bu yazı
yazılırken dahi İranlı bir kadın motosiklet yarışını izlemek için gittiği
Irak’ta yüzlerce erkeğin saldırısına uğrayarak linç edilmek istenmiştir.[5] Kadınların maruz kaldıkları çifte standartlar
sadece belirli bir coğrafya özelinde değil bir bütün olarak ele alınırsa ancak
yaşanan haksızlığın ve acının derinliği anlaşılır kılınabilir. Uzun vadede
İran’da yaşanan gelişmelerin nasıl bir sonuç vereceğini kestirmek zor olmakla
birlikte kadın kimliğinin toplumsal cinsiyet normlarından arındırılarak görünür
kılınması tüm bu olumsuzlukların ortadan kaldırabilmesi yolunda etki
yaratabilecek bir adım olabilir. Bu nedenle verilen mücadelenin niteliği ve
anlamı oldukça önemlidir.
[1] Göktuğ Efil, ‘’ Mahsa Amani Kimdir? İran Protesto Olaylarının
Başlamasına Neden Olan Mahsa Amini Neden Öldü? Suçu Neydi? ‘’, 25 Eylül 2022, https://www.tgrthaber.com.tr/dunya/mahsa-amani-kimdir-iran-protesto-olaylarinin-baslamasina-neden-olan-mahsa-amini-neden-oldu-sucu-neydi-iste-detaylar-2847587,
(Erişim Tarihi 2 Ocak 2023).
[2] Evrim Kepenek, ‘’ İran’da Mahsa Amini eylemleri: Kadınlar çok kararlı’’,
21 Eylül 2022, https://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/267442-iran-da-mahsa-amini-eylemleri-kadinlar-cok-kararli,
(Erişim Tarihi 2 Ocak 2023).
[3] Margarita Rodríguez, ‘’ İran'da İslam Devrimi'nden önce kadınlar için
hayat nasıldı?’’, 28 Eylül 2022, https://www.bbc.com/turkce/articles/c72zg82q021o,
(Erişim Tarihi 2 Ocak 2023).
[4] Nur Kaplan - Günsu Durak, ‘’ İranlı kadın eylemci Shiva: Sevgili Jîna,
ölmezsin, adın sembol olur.’’, 01 Ekim 2022, https://www.gazeteduvar.com.tr/iranli-kadin-eylemci-shiva-sevgili-jina-olmezsin-adin-sembol-olur-haber-1583130,
(Erişim Tarihi 2 Ocak 2023).
[5] ‘’ Süleymaniye’de yarışmaya katılmak isteyen kadın yüze yakın erkeğin
saldırısına uğradı.’’, 31 Aralık 2022, https://www.evrensel.net/haber/478364/suleymaniyede-yarismaya-katilmak-isteyen-kadin-yuze-yakin-erkegin-saldirisina-ugradi,
(Erişim Tarihi 4 Ocak 2023).
Yorumlar
Yorum Gönder