ÖLÜMLE YAŞAMIN ARASINDA BİR YER: AFGANİSTAN’DA KADIN OLMAK
ÖLÜMLE YAŞAMIN ARASINDA BİR YER: AFGANİSTAN’DA KADIN OLMAK
Pınar UÇAR
Kaynak: https://femena.net/campaigns/afghanistan-taliban-must-release-female-protesters-and-end-harassment-of-w-hrds-now
Özgürlük ve eşitlik kavramları her zaman kulağa çok romantik ve kolaylıkla erişilen kavramlar gibi gelir hele ki nispeten bu ayırıcı avantajlara sahip bir toplumda yer alıyorsanız. Peki ya aksini yaşayanların gözünden bakmayı kaç kez denediniz?
Taliban’ın 15 Ağustos 2021'de Afganistan’da 20 yıl sonra yeniden yönetimi ele geçirmesinin ardından pek çok insanın ama özellikle de Afgan kadınlarının kaderi bir kez daha ne yazık ki olumsuz yönde değişti. Tesettür zorunluluğu, yanında akrabası olan bir erkek refakatçi olmaksızın sokağa ya da uzun yolculuklara çıkamama, kız çocuklarının eğitim hayatından dışlanması, kadınların çalışma hayatından uzaklaştırılarak evlere kapatılması ve son olarak park ve bahçelere dahi çıkabilmelerinin yasaklanması… Bunlar Taliban’ın Afgan kadınların elinden aldığı temel insan haklarından yalnızca birkaçı. Afganistan’da kadınlar, neredeyse son 20 yılda elde ettikleri tüm sosyal ve hukuki haklarını kaybettiler. Tüm bu yaşanılanlar Afganistan’da ki kadınları doğrudan doğruya sarsmakla birlikte özellikle son yıllarda kendini kadın haklarına ve özgürlüklerine adamış olan, yaptıkları haberlerle Taliban rejimini eleştirerek kamuoyu oluşturan, sivil toplum örgütleri kurarak kadın hakları mücadelesi veren, kadınların iş yaşamında aktif bir rol üstlenmesi için çalışmalar gerçekleştiren kadınları hedef tahtasına oturttu. Yönetimi ele geçirdikleri ilk zamanlarda ılımlı bir yaklaşım sergileyeceğini iddia eden Taliban rejimi elbette kontrolü tamamen ele geçirdiği ilk andan itibaren kadınları tabiri caiz ise evlerine hapsettiği gibi kadın hakları ve kadın çalışmaları alanında liderlik eden kadınları susturma, sindirme ve yok etme çalışmalarına başladı. Kaçabilmeyi başaranlar ülkeleri terk ettiyse de bu fırsatı yaratamayanlar hala Afganistan’da hayalet gibi izlerini belli etmeden gizlenmeye çalışarak yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor. Afganistan’daki kadınlar, kaderleri erkeklerin insafına terk edilerek kendi yaşamları üzerinde dahi söz sahibi olamayan mahkumlara dönüştürüldü. Tüm bunlara rağmen canları pahasına Afganistan’da hak ve eşitlik mücadelesine devam etmeye çalışan kadınlarda var. Fakat yaşanılan süreç gösteriyor ki bu mücadelelerin amacına ulaşabilmesi için uluslararası kamuoyunun da gözlerine indirdiği perdeyi kaldırıp fark yaratacak bir adım atması gerekmektedir. Özellikle 2001’de Afganistan’a müdahale etme kararı aldığı süreçte ABD’nin kadın hakları öncülünde temel aldığı hak ve özgürlük sağlayacakları yönündeki beyanlarının Afganistan’dan çekilme kararı almasıyla birlikte birden bire göz ardı edilerek sürecin bugün ki haline evirilmesine göz yummaları kelimenin tam anlamıyla ikircikli politikanın ispatı niteliğinde. Bölgede hâkim olan olumsuz ve endişe verici durumun ortadan kaldırılması ve şartların iyileştirilebilmesi için tüm uluslararası kamuoyunun ortak payda da buluşarak kalıcı ve etkili çözümler yaratması artık elzemdir zira süreç bu şekilde devam ederse çok değil kısa bir süre içinde çok daha acı ve korkunç manzaralarla yüzleşmemiz kaçınılmaz olabilir. Her geçen gün Taliban akla hayale sığmayacak kısıtlamalarla kadın kimliğini ve varlığını adeta görünmez kılarak toplumdan soyutlamaya devam ediyor. Oysaki bir toplumu bütüncül kılan tüm değerlerin ve kimliklerin eşit düzeyde şartlara sahip olabilmesidir. İçinde bulunduğumuz yüzyılda bu denli çağ dışı eylemlerin ve kararların kolaylıkla kabul edilmesi ve bu duruma yönelik eleştirel ya da karşı çıkan görüşlerin yankı bulmaması endişe verici. Netice de bu satırları okuduğumuz şu an bile Afganistan’da kadınlara ve kız çocuklarına yönelik insan hakları ihlalleri gerçekleşmekte. Sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra bölge üzerinde etkin olabilecek tüm unsurların ortak harekete geçmesi mevcut durumun iyileştirilebilmesini sağlayabilecek tek ve en etkin yol olabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder